Konumuz Almanca; içeriğimiz alışveriş diyalogları. Lise çağı öğrencilerinde genelde ödev olarak istenir.
Hatırlıyorum da, Almanya’ya ilk gittiğimde alışveriş diyaloğu olarak ilk önce fırında iletişime geçmiştim. Kaldığım öğrenci yurdunun yanında bir fırın vardı ve ekmek almam gerekmişti. Kısaca şöyle ricada bulunmuştum: “Ich hätte gerne ein Brot.”
Hadi konuya geçelim.
Almanca’da alışveriş diyalogları genellikle temel sorular ve cevaplarla başlar. İşte basit bir diyalog örneği:
Müşteri:
Guten Tag! Ich hätte gern ein Kilo Äpfel. (Merhaba! Bir kilo elma almak istiyorum.)
Satıcı:
Natürlich! Sonst noch etwas? (Tabii ki! Başka bir şey ister misiniz?)
Müşteri:
Ja, bitte. Haben Sie auch Tomaten? (Evet, lütfen. Domatesiniz var mı?)
Satıcı:
Ja, wie viel möchten Sie? (Evet, ne kadar istersiniz?)
Müşteri:
500 Gramm, bitte. (500 gram lütfen.)
Satıcı:
Das macht 4,50 Euro. (Toplamda 4,50 Euro tutuyor.)
Müşteri:
Hier, bitte. (Buyurun.)
Satıcı:
Vielen Dank und einen schönen Tag noch! (Teşekkürler, iyi günler dilerim!)
Almanya’ya gideyim de geriye alışveriş diyalogları kalsın
Şaka bir yana, iş oraya geldiğinde “ein Brron bitte” demekten de öteye gitmek isterim. @Lehrer hocamın da yazısının başında belirttiği gibi “Ich hätte gerne” ile başlayan bir cümle kurmak daha keyifli olacaktır.
Bir de burada şu önemli. Almanlar cümleleri kısaltıyor mu yoksa bu örneklerde olduğu gibi uzun mu kuruyorlar?
Önemli olan iletişime geçme demiştik. Peki cümleleri iyice kısaltmak mı gerekiyor*
İkisinin birleşimini yapmak en önemlisi. Dili doğru ve düzgün kullanmak en doğrusu. Düşünün ki Türkiye’ye bir yabancı geliyor ve kaba şekilde “bir ekmek lütfen!” diyor. Bu kaba olurdu.
Bunun yerine “Bir ekmek lütfen” cümlesi çok daha klibar olacaktır. Ve kimse Türkçe’yi yeni öğrenmiş birinin bu davranışı yadırganmaz.